15 yaşındaki genç binici, atlarla tanıştıktan sonra daha özgüvenli, sosyal ve düzenli olduğunu söylüyor. Atıyla beraberken kendini aşılamayan bir engel olarak hisseden İrten, atı kendisinden bir parça olarak görüyor.
 


Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

15 yaşındayım. İTÜ Ekrem Elginkan Lisesi 9. Sınıf öğrencisiyim.


Biniciliğe nasıl başladınız?

Küçükken hayvanlara çok alışık değilmişim. Annemde henüz dört yaşındayken at binebilmem için beni kulübe götürmüşler ama yaşımın küçük olduğunu yedi yaşında at binmeye başlayabileceğimi söylemişler. Yedi yaşımı tamamladıktan sonra tekrar kulübe gittim ve binicilik hayatım başladı.


Ata binmek nasıl bir duygu? Ne hissediyorsunuz?

İlk başladığımda hayvanlara alışık olmadığımdan, biraz zorlanmıştım ve tuhaf geliyordu. Sonuçta bir canlının üzerindeydim. Ama zaman geçtikçe atlara olan sempatim ve sevgim büyüdü. Bu da beni atımla beraberken aşılamayan bir engel haline getirdi. Kendimi böylesine güçlü hissetmek çok mutluluk verici bir şey ve atımında beni hissedebildiğini bilmek paha biçilemez bir duygu.


Biniciliğe başladıktan sonra hayatınızda ne değişti? 

Artık daha özgüvenli, sosyal, düzenli, koruyucu ve düzen sahibiyim. Bir canlının olması hayatında belirli sorumluluklar getirir ve bu sorumluluklar kaçınılmazdır. Mesela ben ata haftanın altı günü giden bir biniciyim ve elimde olsa 7 gün giderim ama kulüp kapalı oluyor ne yazık ki. Her gün kulübe gitmediğim zamanlarda bir parçam eksik gibi hissediyorum ve atın yanına gitmemem performansımı da olumsuz yönden etkiliyor.

 

Başarılarınız nelerdir?

Yurtiçi ve yurtdışı olacak şekilde pek çok farklı yerlerde koşmuşluğum var. En önemli başarılarımdan bahsetmek gerekirse 3 tane Türkiye ikinciliğim, bir bölge şampiyonluğum ve bir de bölge beşinciliğim var. Son yıldız senemde Rose’la takıma seçilmeme rağmen Türkiye Şampiyonası’nın son ayağında atım sakatlandığı için başka bir atla gitmek zorunda kalmam en çok üzüldüğüm zamanlardan biriydi. Buna rağmen o günü kazanmıştık, benim için çok epik bir olay. Bunların yanı sıra unvan yarışmalarında da elde ettiğim başarılar var.


Aynı zamanda milli takımda da yer alıyorsunuz değil mi? Milli takım ile elde ettiğiniz başarılardan bahsetmek istesek?

Evet, üç kere Avrupa Şampiyonası’nda ve bir kere de Balkan Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil ettim. 2014 yılında Arezzo’da Nations Cup’da ikinci olarak gümüş madalyayı elde etmiştik. Ayrıca normal yarışlarda da kazanmışlığım ve dereceye girmişliğim var.

 

Örnek aldığınızı bir var mı?

Açıkçası belirli bir idolüm yok. Bir sürü başarılı ve güzel binen binici arasından bir tane belirlemek çok zor. Beğendiğim binicilerden bazılarını saymam gerekirse Luciana Diniz, Edwina Tops Alexander, Scott Brash daha ön plandalar.


Unutamadığınız bir anınız var mı?

Evet, sayamayacağım kadar.  Ama tabi ki de hepsini anlatamayacağım için en sevdiklerimden birini anlatmak istiyorum. Arezzo’dan yeni dönmüştük ve atlar bir hafta gibi bir süre dinlenmişlerdi. Kulübe geldim her zamanki gibi ve Rose’a binmek için ahıra gittim. Ben her zaman ahırda binerim ve ahırım yokuşun en üstündeki bloklarda. Sonra atı kapının önüne çıkarttık ve seyisim Muharrem abi, beni atın üzerine daha atamadan Rose beni aşağıya doğru dörtnalla kaçırmaya başladı. Seyisler önüme at çıkarttılar dursun diye ama kesinlikle durmadı, onlara çarpıp geçtik. En sonunda yokuşun en aşağısındaki seyisler barem oluşturarak Rose’u durdurmama yardım ettiler ve beni attan indirdiler. Herkes bana “İyi misin?”, “Su ister misin?” gibi sorular sorup beni rahatlatmaya çalışırken, Muharrem abi yukarıdan “Atın bir şeyi var mı?” diye bağırarak aşağıya doğru koşuyordu. Hayatımda hiç bu kadar şok olduğumu hatırlamıyorum.

 

İleriye dönük hedefleriniz?

Artık yeni bir atım var, adı Equal. Onunla henüz uyum sürecindeyiz ve bu süreç tamamlandığında Genç Milli Takımı’nda yer almak şu anda bana en yakın olan hedefim. Daha sonrasını zaman gösterecek diye düşünüyorum ama tabi ki de usta bir binici olarak ilerleyen zamanlarda ülkemi çok daha önemli yarışlarda temsil etmek isterim.
 

Eklemek istedikleriniz?

Özellikle hayvanları sevmeyen kişilere at binmeyi tavsiye ederim. Binmeseler bile arada atlara gelip bakmak onlarla bir bağ kurmaya çalışmak önemli bir şey bence. Bu sırf at olmak zorunda da değil tabi ki, herhangi bir hayvan olabilir. Binicilik benim daha özgüvenli ve sosyal biri olmamı sağlıyor, moralimi hep yüksek tutabiliyorum ve bu hayatta sahip olmamız gereken çok önemli bir özellik bence.

Aleyna İrten